Güneş gören yerlerinize parfüm sıkmayın


Güneş gören cilde sıkılan parfüm güneş lekelerine yol açıyor

Tenin güneş gören bölümüne parfüm sıkılması durumunda, vücutta istenmeyen lekelerin oluşabileceği belirtildi! Çukurova Üniversitesi Öğretim Görevlisi Zuhal Akbaba “Parfümü güneşin görmediği yerlere, elbise içine, üzerine veya saçlara, tene değmeden sıkın. Asla vücuda sürülen parfüm güneş ışığıyla temas etmemelidir. Cildin güneş gören yerine sıkılan parfüm, ciltte renk bozuklukları yapıyor. Çok sık karşılaştığımız bir durum. Bazı hanımlar kulak etrafında, boyun kısımlarında lekelenmeleri gösterip, 'Ben güneşten sakınıyorum ama bu lekeler neden oluyor?” diyor. Parfümü kullanırken hep kulak arkası ve boynumuza sıkarız. Güneş ışığı, gölge dahi olsa parfümün sıkıldığı cilt yüzeyini etkileyip leke bırakıyor."

ERKEKLERE DE UYARI VAR

Erkeklere de aynı uyarıyı yapan Zuhal Akbaba şöyle devam etti: “Kolonyada yüksek derecede alkol var. Tıraş kolonyası, tıraş losyonu kullanılıp güneşe çıkıldığında, güneş, alkolle birleşince yüzde leke oluşturuyor. Tıraş sonrası dışarıya çıkmadan önce mutlaka güneş kremi kullanın. Bunlar geriye dönüşü olmayan lekeler olabilir. Çok zor tedavi olurlar. Lazer gibi pahalı bir tedavi şekli veya kozmetiklerle uzun süren bir tedavi şekli gerektirir.”

Sigarayı bırak 8 bin YTL'yi kap!


Tütünle mücadele kapsamında sigarayı bırakma kampanyası düzenleyen Sağlık Bakanlığı sigaraya karşı ilginç bir kampanya başlattı. İşte 8 bin YTL'lik kampanyanın şartları

Sağlık Bakanlığı, tütünle mücadele kapsamında sigarayı bırakma kampanyası düzenliyor. 'Bırak kazan' kampanyasında 4 hafta boyunca sigara içmeyenler arasından yapılacak çekilişle bir kişi 8 bin YTL kazanacak. Katılabilmek için en az bir yıl sigara içmiş olmak gerekiyor. Son başvuru tarihi ise 30 Nisan. Sağlık Bakanlığı’nın web sitesinde yer alan bilgiye göre halk sağlığı açısından ciddi sonuçları olan sigara kullanımında Türkiye Avrupa Ülkeleri arasında üçüncü sırada, dünya ülkeleri arasında ise yedinci sırada yer alıyor. Türkiye genelinde 18 ve daha yukarı yaştaki bireylerin yüzde 33.4’ünün sigara kullandığının ifade edildiği bilgide Türkiye’de yaklaşık 17 milyon kadar sigara içen kişinin olduğu ve her yıl 100 bin kişinin sigaraya bağlı nedenlerle yaşamını yitirdiği belirtiliyor. İşte bu kapsamda Sağlık Bakanlığı’nın düzenlediği ve iki yılda bir gerçekleşen ödüllü bırak kazan kampanyasının amacı bir bırakma günü belirleyerek sigarayı bırakma fikrini oluşturmak, bırakmak isteyenleri harekete geçirerek yardımcı olmak, sigaranın zararları ve sağlıklı yaşam konusundaki genel bilinçlenmeye katkı sağlamak. Sigarayı bırakma konusunda etkin yöntemlerden biri olarak gösterilen 'bırak-kazan' kampanyası bu yıl 1- 28 Mayıs tarihleri arasında düzenleniyor. Kampanyaya en az bir yıldır sigara içen ve 18 yaşını doldurmuş herkes katılabilecek. Kampanyaya katılanlar başvuru formlarını 30 Nisan’a kadar başvuru yerleri olarak belirtilen İl Sağlık Müdürlüklerine, Sağlık Grup Başkanlıklarına, Toplum Sağlığı Merkezlerine, Devlet Hastanelerine, Sağlık Ocaklarına, Aile Sağlığı Merkezlerine ve Sağlık Evlerine teslim edebilecekler.
4 HAFTA BOYUNCA SİGARA İÇMEYEN KAZANABİLECEK
Katılımcıların, 1–28 Mayıs tarihleri arasında 4 hafta süre ile sigara içmemeleri gerekiyor. Noter huzurunda gerçekleştirilecek çekilişle 1 asil, 10 yedek talihli belirlenecek. Kuradan hemen sonra ise kazanan kişiyle temasa geçilip kampanya koşullarını yerine getirip getirmediği teyit edilecek. Ve kazanan katılımcı hem sigarayı bırakmış olacak hem de 8 bin YTL ödülün de sahibi olacak.

Telefonu kulağınıza yapıştırmayın!


Uzmanlardan, cep telefonunun olumsuz etkilerine karşı önemli uyarılar: Telefon çalınca hemen açıp kulağınıza götürmeyin. Kulağınıza ya da yüzünüze yapıştırmayın!


Telekomünikasyon Kurumu elektromanyetik dalga yayan başta cep telefonu olmak üzere elektronik cihazları bir yıldır inceliyor. İnceleme sonunda Dünya Sağlık Örtgütü tarafından belirlenen AB standardı dışındaki cihazların ithalatına izin verilmiyor. Cep telefonlarının beyin üzerindeki etkilerinin de incelendiği laboratuarın yöneticisi ve Telekomünikasyon Kurumu Teknik Düzenleme ve Standardizasyon Daire Başkanı Ejder Oruç, cep telefonlarının insan üzerindeki olumsuz etkisinin en aza indirilmesi için tavsiyelerde bulundu. Vatandaşlara, cep telefonlarının kulağa ve yanağa temas ettirmeden, sağ kulağa en az 15 derecelik açı yapacak şekilde tutularak kullanılmasını tavsiye eden Oruç, "En iyisi telli kulaklıkla konuşmak. Bu şekilde etki yüzde 90 daha az olacaktır" dedi.
Yeni Şafak, Telekomünikasyon Kurumu tarafından 4,8 milyon euroya kurulan Piyasa Gözetimi Laboratuarı'na girdi. Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampusundaki Teknokent içerisine kurulan laboratuarın 3,6 milyon euroluk bölümü AB tarafından karşılandı.

BEYNE ETKİSİ İNCELENİYOR
Yaptıkları çalışmaları anlatan Oruç, özellikle cep telefonlarının beyin üzerindeki etkilerini inceleyen bölümde önemli uyarılarda bulundu. Laboratuarda kurulan sistemde insan beynine en yakın olan bir sıvı üzerinde analiz yapıldığını bildiren Oruç, "Cep telefonunu robota aynen konuşmadaki gibi yerleştiriyoruz. Baz istasyonu ile cep telefonu arasında konuşan bir telefon senaryosu uygulanıyor. O esnada robot 128 noktada tarama yapıyor. Her bir nokta üzerindeki elektromanyetik soğrulma miktarını ölçüyor” diye konuştu.

Vatandaş kendini güvende hissediyor

Telefonun hiç olumsuz etkisi yok demenin hata ve yanlış olacağını ifade eden Oruç, laboratuarda cep telefonlarının Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen AB standartlarında olup olmadığını incelediklerini vurguladı.

Neden Başım Dönüyor?


Vertigo birçoğumuza ünlü İngiliz yönetmen Alfred Hitchcock'un ünlü filmini çağrıştırır. Baş dönmesinin tıbbi adı olan bu kelime bazıları için film adı olmasının dışında anlam taşıyor. Gündelik hayatta kimimiz sürekli hafif şekilde, kimimiz ise çok şiddetli olarak bir denge problemi yaşarız. Yaşayanların çok iyi bildiği ve günlük aktivitelerini kabusa çevirebilecek kadar şiddetli olabilen bir rahatsızlık. Bazılarımız içinse daha hafif ama süreklilik göstererek sıkıntı oluşturan bir dert baş dönmesi. Baş dönmesini tıbbi açıdan ele alan Bosphorus International Kulak Burun Boğaz'dan Op.Dr. Fuat Güder baş dönmesinin kısaca bir denge problemi olduğunu söylüyor. "Çoğu zaman bu rahatsızlık iç kulağa bağlı bir problemden ortaya çıkar. Baş dönmesi şikayeti ile hekime başvuran hastalar genellikle çevrelerinin ve kendilerinin döndüğünü bazen bulantı olduğunu da ifade ederler". Araştırmalar baş dönmesinin doktora başvurmayı gerektiren şikayetler içinde ağrıdan sonra ikinci sırayı aldığını gösteriyor. Toplumun yüzde otuzunun baş dönmesine genetik olarak yatkın olduğu biliniyor. Baş dönmesi kadınlarda ve özellikle 30-50 yaşlarında daha sık görülüyor. Farklı tipleri bilinen baş dönmesi hastalardaki yaşam kalitesini ciddi olarak etkileyebiliyor. Denge sistemimiz vücudumuzdaki farklı merkezler tarafından kontrol edildiği için, baş dönmesinin nedenini saptamak her zaman çok kolay olmayabilir. Damar sistemindeki bozukluklar, iç kulağın hastalıkları, kafatasındaki yaralanmalar, virüs enfeksiyonları ya da allerjiler baş dönmesi meydana getirebiliyorlar. Baş dönmesini tetikleyen faktörler incelendiğinde hastaların yüzde yetmişinde stress hikayesine rastlanabiliyor. Uykusuzluk, ağır diet, yorgunluklar, gerilimler risk faktörleri arasında gösteriliyor. Op Dr Güder, baş dönmesi yaşayan hastaların nörologlara, KBB uzmanlarına ya da dahiliye uzmanlarına başvurabildiklerine, bir çok defa da bu dallara mensup hekimlerin işbirliğinin tanı ve tedavide şart olduğuna dikkat çekiyor. Güder "Biz KBB hekimleri olarak daha ziyade iç kulağı ilgilendiren baş dönmesiyle ilgileniyoruz. Merkezimizde hastalarımıza ayrıntılı testler yaparak nedeni ortaya çıkarıyor ve tedavisine başlıyoruz" diyor. Tedavide ilaçlar ve dinlenme öncelikli olarak yer buluyor. Bazen doktorunuz tarafından yaptırılan baş egzersizleriyle iyileşecek kadar basit, bazen de cerrahi tedavi gerektirebilecek kadar ağır seyredebiliyor. Uzmanlar baş dönmesi geçiren hastaların gıdalarına ve yaşam biçimlerine dikkat etmeleri gerektiğinin altını çiziyor. Stresin kontrol altında tutulması, uyku düzenine dikkat edilmesi öncelikli olanlar. Gıdalar söz konusu olduğunda ise, öğün atlamamaya, aşırı tuz kullanmamaya dikkat etmek, sigara, alkol ve biradan mümkün olduğunca uzak durmak gerekiyor. Çay, kafein, tatlandırıcılar, çikolata da şüpheli içecek-yiyecekler listesindeler. Baş dönmesinin bazen hayatı tehdit edebilen hastalıkların da habercisi olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu nedenle bu konuda en doğru yorumun konunun uzmanı olan hekimlerce yapılabileceğini bilmekte yarar var.